Terör Üzerine

Hukukî, siyasî ya da dinî bir takım taleplerin karşılanması ya da hedeflerin gerçekleştirilmesi maksadıyla sivil yahut resmi şahıslara yahut da mahallî veya merkezî veya beynelmilel kurumlara yönelik şiddet içeren her türlü baskı, yıldırma ve zorlamalara terör; bu fiilleri icra eden kişilere terörist, gruplara da terör örgütü denir. Türkçe’ye Fransızca’dan (terreur) intikal eden terim; Oxford İngilizce Sözlük’te de “siyasal nedenlerle, insanların gözünü korkutmak veya insanları yıldırmak için dehşet ögesini kullanmak” şeklinde tanımlanmakta… Lisan itibarıyla da tatbikat itibarıyla da modern Batı kökenli olan “terör”, ne yazık ki zikredildiğinde kendi topraklarını değil, İslam dünyasını çağrıştırır hale geldi, daha doğrusu getirildi… Terörün; kabul edilemezliği hususunda dünya-âlem hemfikirmiş gibi gözükse de muayyen maksatlara matuf, hayli kullanışlı olduğu da inkâr edilemez… Şüphesiz hangi açıdan fonksiyonel olduğunun tespiti, terörün asıl maksadını da asıl faillerini de kolaylıkla gözler önüne serecektir… Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Dindarlık ve Muhafazakârlık Üzerine

Son bir yıl içerisinde tekerrür eden maden ocağı kazaları ve işçi ölümlerine yönelik tartışmaların “dindarlık” ve “muhafazakârlık” konusunu bir kez daha gündeme getirdiği açık… Mevzu hayli çetrefil: Kendilerini “muhafazakâr demokrat” diye adlandıran insanların; iktidarı demokratik yöntemlerle ele geçirmelerine ve “rızaya dayalı hükümet” hususunda Kemalci Oligarşinin nominal-sözde cumhuriyetçiliğine nispetle hayli başarılı da olmalarına rağmen, son dönemlerde su yüzüne çıkan ekonomi kaynaklı problemler acaba onların dindarlıklarından mı kaynaklanmaktadır yoksa muhafazakârlıklarından mı? Bir başka ifadeyle ekonomi kaynaklı problemler acaba kadim geleneği ifade eden dindarlıktan mı kaynaklanmaktadır yoksa moderniteyle birlikte ortaya çıkan eklektik muhafazakâr düşünceden mi? Suali şu şekilde sormak da mümkün: Muhafazakârlar ne kadar dindar olabilirler, dindarlar ne kadar muhafazakâr? Şöyle de sorulabilir: Dindarlıkla muhafazakârlık aynı şey midir? Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Kamu Düzeni Üzerine

IŞİD adlı terör örgütünün, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Suriye sınırları içerisinde bulunan Kobani kantonunu işgale kalkışması sonrası, Türkiye’nin şu ya da bu biçimde olaya müdahalesini isteyen bazı Kürt gruplarının, 6-7 Ekim 2014 tarihlerinde özellikle güney doğu bölgesinde yaşattıkları kaosun siyaset gündemine soktuğu tartışma mevzularının her haldeki en önemlisi “kamu düzeni” meselesidir…Hukuk literatüründe “kamu düzeni” “Bir memlekette emniyet ve asayişi temin eden, amme hizmetlerinin iyi yapılmasını ve fertler arasındaki münasebetlerde huzuru ve ahlak kaidelerine uygunluğu sağlayan tüm kurum ve kaideler.” biçiminde tanımlanmaktadır… Kamu düzeninin ihlali ise “Anayasada yer alan temel hakları ciddi ölçüde sarsan, pozitif hukuka, ahlak kurallarına, kısaca adalet sistemine yöneltilen her türlü eylem” şeklinde değerlendirilmektedir… Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Demokrasi (Demos-Kratein/ Kratos) ve Eleştirileri

“Vox Populi, Vox Dei” (Halkın Sesi, Hakkın Sesi)

Demokrasi, yurttaşların devlet politikalarını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu yönetim biçimidir… Klasik ve modern bütün demokrasiler devletin egemenliğini; yurttaşların siyasal eşitliği ve iradesi normuna ve egemenliği kullananların egemenlik altındakilere hesap verme ödevine dayandırır… Yani demokrasi; eşitlik eksenindeki bir siyasal organizasyon ve yurttaşların rızasına dayanan hükümet modelidir… Yönetimle ilgili demokratik bir süreçten bahsedilecekse kolektif kararlara tüm yurttaşların etkin katılımı ve eşit oy hakkı zorunludur… Klasik ve modern demokrasiler arasındaki temel fark, sitede ya da ülkede yaşayan herkesin eşit-yurttaş kategorisine dâhil edilip edilmemesi ile alakalıdır… Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Siyasî Radikalizm ve İslam Üzerine

Selefi Müslümanlık ve Hilafet iddialarıyla Orta-Doğu’yu ve Batı’yı dehşete düşüren IŞİD adlı örgüt; “Siyasî Radikalizm ve İslam” mevzuunu bugünlerde yeniden gündeme getirmiş bulunmakta… Siyasi Radikalizm, mevcut toplumsal yapıyı ve değerler sistemini bütün yönleriyle şiddet kullanarak, devrim (revolution) yoluyla kökten değiştirmeyi hedefleyen politik yaklaşımı ifade eder. Britannica Ansiklopedisi, on sekizinci yüzyılda politik spektruma dâhil edilen “radikal” kavramının ilk kullanımını Whig Parlamenterlerin İngiltere’de muayyen bir zümreye ait olan “oy hakkı”nı genelleştirmek için ileri sürdükleri “radikal reform” tasarısına bağlamaktadır. Ancak kavram; reformculuğu aşan “devrimci yöntem” anlamındaki asıl içeriğini, Fransa’da ve Amerika’da özellikle de Marksistler ve şiddet yoluyla toplumsal değişimi savunan akımlarca benimsenmesi neticesinde kazanmıştır. Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Ortaöğretimde Başörtüsünün Serbest Bırakılması Üzerine

22. 9. 2014 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklikler, Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi… Yeni yönetmeliğe göre; “Öğrenciler, ortaöğretim okullarında yüzü açık bulunur. Siyasi sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz. Saç boyama, vücuda dövme ve makyaj yapamaz, pirsing takamaz, bıyık ve sakal bırakamaz. Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda ise okul içinde başı açık olmak mecburidir…”Anlaşılacağı üzere, yapılan değişiklik, “Ortaöğretimde başörtüsü zorunludur.” anlamına gelebilecek herhangi bir cümleyi içermemekte… Okumaya devam et

Eğitim, Güncel Yazılar, WEB kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Meritokrasi Üzerine

Siyasal özgürlüğün ve mülkiyet hakkının yalnızca monarka ya da aristokratik zümreye ait olduğu eşitsiz, hiyerarşik yapıyı ifade eden feodal sistemlere herkes için özgürlük, herkes için eşitlik ve herkes için ekonomik refah idealleri yolunda başkaldırı sonucu kurulan modern demokrasi ya da cumhuriyet rejimleri niceliğin niteliğe egemenliğine dönüşüp, vaadlerini gerçekleştiremeyince; aynı idealler uğruna, aynı idealleri realize etme iddiasıyla başka siyasal modeller de ortaya çıkmıştır. Bu modellerden biri de “meritokrasi”dir… Okumaya devam et

Güncel Yazılar kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Milli İradenin Ya Da Çoğunlukçu Demokrasinin Paradoksları

Siyasal sistemlerin tefrikini sağlayan kıstas, devletin kökeni ve meşruiyetinin ne olduğu sualine verilen cevapla ilgilidir. Klasik-geleneksel rejimlerden monarşi ya da aristokrasi, devletin kökenini Platon ve Aristoteles örneklerinde “eşitsiz doğallık”la, meşruiyetini de erdeme tekabül eden “felsefî bilgi” ile SalisburyliJohn ve Sir Robert Filmer gibi Hristiyan teologlar örneğinde de “ilahi takdir” ve “ilahi bilgi” ile temellendirirken; modern rejimlerden çoğunlukçu demokrasi ya da çoğunlukçu cumhuriyet ise en önemli temsilcisi olarak kabul edilen J. J. Rousseau örneğinde “toplum sözleşmesi” ve “milli (genel) irade” ile temellendirmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında, klasik-geleneksel düşünürler için “Kim yönetmeli?” sualinin cevabı, bilgeler ya da seçkinler iken; çoğunlukçu demokrasi-cumhuriyeti savunanlar için milli (genel) iradenin temsilcileridir. Okumaya devam et

Siyaset kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Nominal Felsefeci “Prof. Dr.” Alparslan Açıkgenç’e Cevap

NOT:

Bu yazı 6 Ocak 2010 tarihinde yazılarak muhatabına gönderilmiş ve şöyle denilmiştir: “Sayın” Alparslan AÇIKGENÇ; “Risale-i Nur’da Felsefe Eleştirisi” adlı çalışmam Nesil Yayınları‘nca basıldı… Kendini felsefeci zannederek “bilirkişi” olmaya kalkıştığın raporuna dair cevabım EK‘tedir… Zannının “hakikat” olduğunda ısrar ediyorsan, hem senin raporunu yayınlat, hem de benim cevabımı… Mensubu bulunduğun Fatih Üniversitesi’nin bir sürü dergisi var… Şöyle de yapabilirsin: Türkiye’de, İslam Felsefesi ile uğraşan hakiki felsefe profesörleri yok değil, ikimizin yazısını da onlara gönder, bak bakalım ne cevap alacaksın?????? Yazının muhatabı ne raporunu ve raporun cevabını yayınlatabilmiş ne de konuyu İslam felsefesi uzmanlarına sorabilmiştir… Yayınlatamazdı çünkü felsefi bilgi hususundaki derekesi kendi eliyle ifşa edilmiş olurdu… Hakiki İslam felsefesi profesörlerine bir şey soramazdı çünkü yazdığı yazıların gerçek kalibresi ortaya çıkardı… Mecburen; “Konuşma ki âlim zannetsinler.” siperine sığındı… Maalesef, bu sipere sığınan herkes gibi o da “avam” nezdinde “âlim” zannedilmeye devam ediyor… Okumaya devam et

Genel Felsefe, Güncel Yazılar, Polemikler, WEB kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı

Türk İntihal Tarihine Felsefi Bir Katkı: Prof. Dr. Mehmet AKGÜN

Not:

        Bu yazı 1996 yılında, kaleme alınmış, fakat o tarihlerde henüz genç bir araştırma görevlisi olmam hasebiyle, değer verdiğim ve sevdiğim birkaç profesörün ısrarı ve gösterdikleri gerekçelerin o gün itibarıyla makul oluşu sebebiyle maalesef yayınlatılamamıştır. Yayınlatılamamıştır ama yazı muhatabına gönderilerek icabeden ihtardan da geri durulmamıştır (Aşağıda, yazının muhatabının o tarihte bana gönderdiği cevabî yazıyı da göreceksiniz.)… Yazının muhatabı yapılan ikazlardan hiçbir ders çıkarmamış olmalı ki kitabını farklı farklı yayın evlerine bastırtmaya halâ devam etmektedir… Durum böyle olunca umarım o değerli profesörler, yazının bugün itibarıyla yayınlanmaması hususunda, artık herhangi bir makul gerekçe ileri sürmeyeceklerdir… Okumaya devam et

Genel Felsefe, Güncel Yazılar, Polemikler, WEB kategorisine gönderildi | Yorumlar Kapalı